2023 OYUNLARI
2023, oyun dünyası için gerçekten unutulmaz bir yıl oldu. Farklı türlerden birçok oyunun piyasaya çıktığı bu dönemde hem yıllarca konuşulacak muazzam başyapıtlara hem de hayal kırıklığı yaratan oyunlar deneyim ettik. Genel olarak bu hayal kırıklığı olarak anılan rezalet oyunlara göz atma fırsatım olmadı. Aynı zamanda, yılın en iyi oyunu ödülünün sahibi ve muhtemelen tüm zamanların en iyilerinden biri olan Baldur's Gate 3'ü de deneyim etme fırsatım olmadı maalesef. Bunun dışında, 2023 yılında birçok başarılı yapım oynama şansı elde ettim. Bu liste, tamamen şahsi zevkime dayanıyor, bu yüzden eleştirmen puanlarından biraz farklı bir liste olacak. Sözü daha fazla uzatmadan, 2023 oyunlarına bir göz atalım!
21- ASSASIN'S CREED:MIRAGE:
Ubisoft'un son dönemdeki devasa Assassin's Creed
RPG'lerinden sonra köklere dönen AC Mirage, bu senenin en kötü oyunu olmasa da maalesef
benim oynadıklarım arasında en ruhsuz olanıydı. Genel atmosfer ve grafiksel
anlamda etkileyici olsa da oyun yapısı ve mekaniksel olarak 14 yıl önce çıkan
Assassin's Creed 2'den bile geride kaldığını hissettim. Pek ilgi çekici olmayan
hikayesi ile ortalama altı hikâye sunumu da pek yardımcı olmadı. Savaş
mekanikleri, RPG yerine eski oyunlardaki gibi olacağı haberini duyunca
heyecanlanmıştım, ancak Mirage bu konuda da beklentilerimi karşılamadı.
Oyundaki en eğlenceli mekanik, parry yaparak düşmanlara tek atma özelliğiydi,
geri kalan pek çok şey boştu. Sonuç olarak, Mirage, Assassin's Creed'i
sevenlerin bile oynamasa pek bir şey kaybetmeyeceği bir oyun oldu, maalesef.
20- MORTAL KOMBAT 1:
Mortal Kombat 1, bu yılın en iyi dövüş oyunlarından biri
olarak öne çıkıyor. Yeni getirdikleri kameo sistemi, karakterlerin elden
geçirilmiş hareketleri, geniş karakter kadrosu ve sıkı mekanikleriyle gerçekten
zirveye oynuyor. Ancak, sıralamada bu kadar geride olmasının sebebi sunduğu
garip hikayesi. Mortal Kombat 11 Aftermath'ın hemen ardında geçen yeni bir
Mortal Kombat evrenini anlatan oyun, başta karakterleri ve evreni farklı
şekilde ele almasıyla büyük umut vaat ediyor. Ancak, ilerledikçe verilen şaşırtıcı
hikâye kararları, oyunun sonlarına doğru "enteresann" dedirten bir
şekilde oyundan ayrılmama neden oldu.
19- RAVENLOK:
18- DIABLO 4:
Diablo 4, taş gibi mekaniklere, ilgi çekici hikayeye, sonsuz içeriğe sahip, hem serinin hayranlarını hem de yeni gelenleri memnun edecek bir yapısıyla gerçekten etkileyici bir oyun. Ancak, benim için bu etkiyi tam olarak yaratamamasının birkaç nedeni var. Oyunun ilerleyen aşamalarında karakterimin tüm yetenek slotlarını açtım ve oyunu bitirirken hiç yetenek değiştirme ihtiyacı duymadım. Oyundaki yetenekler, görünüşte çeşitli olsa da, birbirine benzerdi ve aslında çok fazla çeşitlilik sunmuyordu. Serinin hayranları için bu oyun bekledikleri türden olabilir, ancak benim için sadece ana hikayeyi bitirip sonra tekrar açmadığım bir oyun oldu.
17- HOGWARTS LEGACY:
Hogwarts Legacy, beni gerçekten şaşırtan bir oyun oldu.
Genel olarak Harry Potter evrenine neredeyse hiç ilgi duymamama rağmen, oyunun
videolarına bakıp beğenmeyeceğime kesin emin olmama rağmen, aksiyon
mekanikleri, genel dünya tasarımı ve fena olmayan hikayesiyle gerçekten bu
senenin unutulmayan oyunlarından birisi oldu benim için. Kesinlikle bir
başyapıt olmasa da bu oyun sayesinde Harry Potter kitaplarına bile başladım. Devamı
için beklentilerim çok daha yüksek!
16- VIEWFINDER:
Bu oyunu ilk olarak twitter da bir reklam aracılığıyla
gördüm ve hayran kaldım. Gerçekten büyüleyici gözüküyordu. Fotoğrafını
çektiğimiz her şeyi direkt olarak kullanabilme fikri gerçekten dahiceydi ve
fragmanda gördüğümün yarısı kadar etkileyici bölüm tasarımına sahip olsa bile
bu oyun harika olacaktı. Ve oyun çıkınca gördüm ki fragmanın bile ötesinde bir
iş çıkarmışlar. Kesinlikle tüm bulmacalar ustalıkla tasarlanmış ve kafa
patlatması aşırı eğlenceli bir oyun. Oynanış süresi 2-3 saat arasında olan kısa
bir oyun olsa da portal tarzı bulmaca oyunlarını seviyorsanız kesinlikle
oynayın derim.
15- STARFIELD:
İşte benim için konuşması biraz zor olan bir oyun. Skyrim
dışında herhangi bir bethesda RPG sini oynamamış birisi olarak Starfield için
beklentim uzayda geçen silahlı Skyrim tarzı bir oyundu. Ve tam olarak oyun bu
olmasa da hiç fena olmayan bir hikâye sunan, seçimlerinizin gerçekten oyunun
gidiş hattını etkilediği güzel bir western RPG ile karşılaştım. Böylece genel
olarak oynadığım şeyden memnun kaldım. Fakat maalesef oyunun eskimiş oyun
motoru ve biraz kütük kalan gunplay i dolayısıyla ayni Diablo da olduğu gibi ana
hikâyeyi bitirdikten sonra oyuna devam etmek istemedim. Bu tarz oyunlarda her
zaman oyunun asıl albenisi yan görevlerden geçtiğini biliyorum fakat Starfield’da
ana hikâye benim için yeterli oldu.
14- STAR WARS JEDI SURVIVOR:
İlk oyun olan Jedi Fallen Order’ı oynadığımdan beri tadı
damağımda kalan ve 5 senedir devamını beklediğim devam oyunu olan Jedi Survivor
bana ne beklediysem onu verdi. Daha gelişmiş savaş mekanikleri ve daha geniş
bir hikâye. Fakat bunları verirken maalesef bazı şeyleri de beraberinde götürdü.
PC’de ilk çıktığı zamanki rezalet optimizasyonu ve nereye gideceğinizin belli
olmadığı bölüm tasarımı gerçekten sinir bozucu şeylerdi. Oyunu genel olarak
beğenmiş birisi olarak bölüm tasarımı o kadar sıkıntılıydı ki her seferinde
kendimi ana göreve gitmeye çalışırken yan görevlerde buluyordum. Fakat bunları
bir kenara bırakırsanız gayet güzel hikâye sunumuna sahip ilgi çekici bir hikâye
sunan sağlam savaş mekanikleri ile 2023 ün büyük ve güzel oyunlarından
birisiydi Jedi Survivor. Devam oyununu merakla bekliyorum.
13- THE MURDER OF SONIC THE HEDGEHOG:
1 Nisan şakası olarak piyasaya sürülen Murder of Sonic the Hedgehog beklenmedik ama çok eğlenceli bir konsept ile karşımıza çıktı. Sonic karakterleriyle bir visual novel. Hem de tamamen resmi ve SEGA yapımı. Daha ne olsun. Oyun Phoenix Wright oyunlarını oynamış kişiler için baya tanıdık gelecektir. Bir tren içerisinde Amy’nin doğum günü için toplanan ekibimizin tiyatro oynaması üzerine başlıyor ve dallanıp budaklanıyor. Kesinlikle çok eğlenceli diyaloglara sahip bu kısa oyun beni baya eğlendirdi. Steam’de ücretsiz olarak bulunuyor ve eğer Sonic karakterlerini seviyorsanız kesinlikle bir göz atın.
12- DEAD SPACE REMAKE:
2008 yapımı orijinal oyunun neredeyse birebir remake’i olan
dead space remake benim gibi seriye girmek isteyenler ve zamanında oynayıp nostalji
yaşamak isteyenler için geri gelmiş ve harika olmuş. Çok güzel gözüken
görselleri, ürkütücü atmosferi, oturaklı savaş mekanikleri ve sağlam bölüm
tasarımlarıyla 2023 yılının en iyilerindendi.
11- SONIC SUPERSTARS:
Sonic superstars, Summer game show da ilk tanıtıldığında şok
olmuş bir şekilde ekrana bakıp kaldım. Hem Summer game show da bir Sonic oyunu
görmeyi beklemiyordum hem geçen sene aşırı çok beğendiğim bir Sonic oyunu
çıkmasına rağmen bu sene de yeni bir Sonic oyunu çıkacak olması aşırı heyecan
vericiydi ama en önemlisi Sonic superstars benim hayalimdeki Sonic origins gibi
gözüküyordu. Bunu şu şekilde özetliyeyim, Rayman origins ve Rayman legends’ı
oynadığımdan beri Sonic serisi için de bu tarz Sonic’in ilk zamanlarını anlatan
yenilenmiş grafiklerle ve klasik Sonic oynanışıyla bir oyunun hayalini
kuruyordum. İşte Sonic superstars tam hayalimdeki oyun gibiydi. Sonra
sabırsızlıkla oyunu beklemeye başladım. Geçen zaman içerisinde yeni
fragmanların da çıkmasıyla birlikte hayranlar bu oyunun birebir Sonic mania
fiziklerine sahip olduğunu tespit ettiler ve bu da aşırı heyecan verici bir şeydi.
Sonra oyun çıktı ve ben heyecanla oynamaya başladım. Ve oyunu 2 kez bitirmiş
birisi olarak oyunu beğendiğimi söyleyebilirim fakat bu tam hayalimde olan Sonic
superstars değildi maalesef. Benim için ilk ve en önemli problem bu oyundan
beklentim Sonic mania’daki gibi aşırı bağımlılık yapıcı, akıcı ve hızlı bölüm
tasarımına sahip olmasıydı. Fakat maalesef yapımcılar burada Sonic mania
tarzından daha çok Sonic 1 tarzında yarısı hız yarısı platforming olan bir
bölüm tasarımı ile karşımıza çıkmışlar. İkinci problem ise aşırı saçma ve ucuz
hissettiren boss savaşları. Oyunun özellikle ana hikâye son bossları rezalet.
Çok ucuz saldırıları var ve ring sayınız fark etmeksizin size tek
atabiliyorlar. Sırf bu ucuz boss savaşlarından dolayı bu oyun listemde iki sıra
geriye düştü. Yine de Sonic superstars klasik Sonic oynanışını seven kişileri
memnun edecektir diye düşünüyorum. Bir sürü oynanabilir karakter, renkli
grafikler ve seride ilk olan co-op multiplayer ile bana eğlenceli saatler
geçirmeyi başardı. Şimdilik asıl istediğim klasik Sonic oyunu için Sonic
superstars 2 veya ismi ne olursa onu beklemek zorunda kalacağım.
10- SONIC DREAM TEAM:
Şaşırtıcı şekilde piyasaya çıkan bir Sonic oyunu daha Sonic Dream Team. Bu sene gerçekten de çok fazla Sonic oyunu gizemli şekilde ortaya çıktı. Biz hayranlar için de dolu dolu bir yıl oldu bu sayede. Ama bu oyunlardan en çok parlayanı bana kalırsa Sonic Dream Team oldu. Sonic Dream Team normalde Sonic dash, Sonic forces speed battle gibi mobil oyunlarını geliştirmekten sorumlu olan sega hardlight tarafından yapılan ilk büyük Sonic oyunu. Ve maalesef apple exclusive bir oyun. Burada maalesef diyorum çünkü her Sonic hayranının deneyim etmesini kesinlikle isteyeceğim türden bir oyun olmuş dream team. Tam adventure 1 ve 2 zamanlarından kalma ama içerisinde modern dokunuşlar barındıran aynı zamanda tony hawk esintileri de barından çok eğlenceli bir oynanışı var. Sonic serisinin geleneği olan bölüm tasarımında birden fazla yol bulundurması ile de tekrar oynanabilirliği destekleyen 3 farklı tarzdan toplam 6 farklı karakter barındıran çok zevkli bir platform oyunu. Bölüm mantığı da Super Mario 64 tarzında 1 haritada birden fazla hedef peşinde koştuğumuz harika bir oyun olmuş. Hardlight gerçekten dreamcast zamanlarında Sonic adventure’ı neyin bu kadar özel yaptığını anlayarak formülü çok güzel bir şekilde modernleştirmiş. Fakat her şeye rağmen bu bir mobil oyun olduğu için çok uzun bir oyun süresi yok. Hardlight tarafından daha geniş kaynaklar ile bu tarzda çok daha genişletilmiş bir PC ve konsol için Sonic oyunu görmek çok isterim!
9- ALAN WAKE 2:
Senenin büyük yapımlarından birisi. Aynı zamanda beklenenden
çok daha iyi çıkan yapımlarından birisi. En azından bana göre. Bu sene Alan
Wake 2 çıkacağından dolayı, yıllardır kütüphanemin tozlu raflarında bulunan ilk
oyunu oynamış birisi olarak ilk oyun benim için çok meh di. Başlarda savaş
mekanikleri eğlenceli gelse de sonrasında takip etmesi zorlaşan hikâye anlatımı
ve yeterli içeriği bulunmamasına rağmen ısrarla devam etmesi ile meh bir
deneyim olarak kaldı. O yüzden 2. Oyundan da beklentim çok yüksek değildi.
Sonra oyun çıktı ve oyunu ilk açtığım andan itibaren beni ekrana kilitledi.
Resident evil 2 remake i ilk deneyim ettiğime benzer hisler yaşatmayı başardı
bana. Hem gizemli, hem gergin hem de eğlenceliydi. Oturaklı savaş mekanikleri ve
kaliteli bulmacaları ile harika bir deneyimdi. Maalesef hikaye anlatımı
konusunda bir noktadan sonra ilk oyundaki bulanıklık bu oyunda da mevcut olmaya
başladı fakat yine de sunumunun çok daha iyi olmasından ötürü takip etmesi bir
tık daha kolaydı. Genel anlamda korku hayatta kalma oyunlarını sevenlerin göz
atmasını kesinlikle tavsiye ederim.
8- HI-FI RUSH:
Bu cümleyi kaçıncı kez kurdum bilmiyorum ama senenin sürprizi kelimesine tam uyan oyun kesinlikle hi-fi rush. Bir Xbox sunumunda bir anda gösterilerek ve direkt gösterildiği gün piyasaya çıkan bildiğim kadarıyla ilk oyun. Hi-fi Rush dan sonra bir sürü firma da bu tarz duyurular ile oyunlar yayınlamaya başladı. Yani hi-fi rush kendi başına bir furya başlattı diyebiliriz. Tabi önemli olan oyunun kendisinin nasıl olduğu ve bana sorarsanız muazzam. Öncelikle en öne çıkan yönü ile başlamam gerekirse mükemmel görsellik ve çizgi film havası veren çok kaliteli animasyonları ile insanın gözünü alamadığı bir oyun olmuş. Hikâye anlatımı da gayet eğlenceli ve mizahı hiç fena değil. Ama bunlar oyunun tuzu biberi aslında. Oyundaki asıl cevher oynanışta yatıyor. Hi-Fi rush tam 2000 lerin başında bolca gördüğümüz fakat sonrasında yavaş yavaş kaybolan ve benim bayıldığım 3D platformlar havasını veriyor üstüne bunun yanına ritim bazlı bir savaş mekaniği getiriyor. Oyun saldırılarınızı ritme göre yapmanızı istiyor ve bu şekilde yaparak çok daha fazla hasarlar verebiliyorsunuz. Tabii bu şekilde oynamanız zorunlu değil ama kesinlikle oyunun istediği bu ve asıl oyunun tadını çıkaran da bu mekanik. Aşırı bağımlılık yapıcı bir oynanışı var ve oturunca başından kalkamıyorsunuz resmen. Ben oyunu iki oturuşta bitirdim ve harika bir deneyim olduğunu söyleyebilirim. Maalesef herkese önerebileceğim bir oyun değil ama eğer guitar hero tarzı ritim oyunlarını ve 3D platform oyunlarını seviyorsanız (benim gibi) aradığınız harika karışım işte burda!
7- BOMB RUSH CYBERFUNK:
Bomb rush cyberfunk twiter da tanıtımını gördüğümden beri uzun yıllardır radarımda olan bir oyundu. Ve bunu çoğunlukla stilistik görsellerine borçluydu çünkü bu oyunun ilham aldığı asıl oyun olan Jet Set Radio’yu yıllar önce oynadığımda oyunun mekanikleri aşırı kütük geldiği için 1 saatten fazla dayanamadan bırakmıştım. O yüzden bu oyunun güzel görselleri dışında pek beklentim yoktu. Tabi mekanikler biraz daha cilalı olur diyordum da bu kadar sağlam olmasını hiç beklemiyordum. Bomb rush cyberfunk geçen senenin en beğendiğim oyunu olan Sonic Frontiers’da aldığım hazzın benzerini bana vermeyi başardı. Bunu derken kastettiğim şey, oyun sizi aynı frontiers daki gibi açık bir alana bırakıyor ve hadi göster hünerlerini puanlar topla etraflara grafiti yap, polislerle kapış sonra da hazır olduğunda gel şu düşman ekibine karşı kozlarını paylaş diyor. Bu konsept aşırı eğlenceli ve ferahlatıcı. Oyunun parkur ve sürüş mekanikleri aşırı keyifli, karakterler mükemmel tepkisel ve bu da deneyimi aşırı güçlendiriyor. Bunun yanında merak uyandırıcı hikayesi ve muazzam müzikleri ile bomb rush cyberfunk kesinlikle platform oyunu sevenlerin bakmadan geçmemesi gereken bir oyun!
6- LIES OF P:
İşte gösterildiği andan itibaren radarımda olan bir oyun
daha Lies of P. Lies of P aynı Bomb Rush CyberFunk da olduğu gibi aşırı ilgimi
çeken bir oyundu ve bunda en büyük etmen bloodborne a benzeyen sanat tasarımıydı.
Bloodborne un hem sanat tasarımına hem de souls stiline bayılan birisi olarak
lies of p ortalama bir bloodborne klonu olsaydı bile ben yine de memnun
ayrılacaktım fakat lies of p bundan çok daha fazlası. Bloodborne dan hiç aşağı
kalmayacak derinlikte ve akıcılıkta bir savaş sistemi, (hatta daha bile
olabilir çünkü 60fps), fromsoftware kalitesinde bölüm tasarımları ve zorlayıcı
boss savaşları ile gerçekten bloodborne un PC ye çıkmasını ve 60 fps yamasını
almasını bekleyenler için harika bir seçenek!
5- FINAL FANTASY 16:
Devil may cry tarzında kombo odaklı harika savaş mekanikleri,
belki de gelmiş geçmiş en iyi ve en görkemli boss savaşları, game of thrones’u
aratmayacak karanlık bir hikaye ve hiçbir filmde göremeyeceğiniz kalitede
hikaye sunumu. İşte final fantasy 16 bu yönleriyle tam bir baş yapıt bana göre.
Fakat ana hikaye içerisinde çok fazla angarya görev barındırması, bölüm
tasarımlarının tamamen arena ve koridorlardan ibaret olması ve herhangi bir RPG
öğesi bulunmaması ile de ciddi falsoları bulunuyor. Herşeye rağmen ff16’yı çok
beğendim ve 2023 yılının en unutulmaz deneyimlerinden birisi olduğunu düşünüyorum!
4- RESIDENT EVIL 4 REMAKE:
Orijinal oyunu da yakın tarihte oynamış birisi olarak resident
evil 4 baya başarılı bulduğum bi yapımdı. Bolca farklı mekândan geçtiğimiz
akıcı ve bağımlılık yapıcı bir deneyimdi. Ve bu deneyim ne kadar harika da olsa
bir yeniden yapıma ihtiyacı olduğu şüpheli bir oyundu. Zaten oyun yapmak
istediği herşeyi ustalıkla yapıyordu. Bir tek aksiyon biraz kütük kalmıştı onun
dışında herşey gayet güzeldi. Remake e de o yüzden biraz mesafeliydim. Sonra
demosu geldi ve demosunu oynayınca bi afalladım. Hayır oyunu çok beğendiğimden
dolayı değil çok zor olduğundan dolayı. İçimden bu oyunun tamamı da böyle
olacaksa easy de oynasam daha iyi galiba diye geçirdim. Ve asıl oyun çıktı ve
aman Allah’ım oyun resmen harikaydı. Ne demodaki gibi saçma sapan zordu ne de
orijinal oyundan nitelik azaltacak kadar kolaydı. Harika bir zorluk dengesi
yakalanmış ve oturaklı mekaniklere sahip bir yeniden yapım ile karşılaştım.
Yani resmen kusursuza çok yakın olan bir oyundaki kusurlu minik noktaları da
alıp çözmüşler. Ve karşımıza oynaması aşırı keyifli hem nostalajik hem modern
hissetiren harika bir yapım çıkmış. Yapanların ellerine kollarına sağlık diyor
ve aksiyon seven herkese şiddetle tavsiye ediyorum.
Hem Resident evil 4 remake den bahsetmişken hem de sıra son
3 oyuna gelmişken bu sene çıkmış olan birkaç dlc ye de değinmek istiyorum. Çünkü
bu dlc ler gerçekten beni aşırı keyiflendirdi ve hatta bir tanesi ana oyuna
dahil olarak bu sene çıksaydı muhtemelen benim için yılın oyunu o olurdu.
DLC’ler:
RE4 Seperate Ways:
Re4 remake için ne söylediysem aynısı bu dlc için de geçerli. RE4 hikayesi sırasında ada wong un bakış açısından hikâyeyi deneyimlememizi sağlayan bu dlc yine sağlam bölüm tasarımları ile keyifli vakit geçirmeyi başarıyor. Daha fazla RE4 isteyenler için güzel bir seçenek.
GOD OF WAR RAGNAROK VALHALLA:
Sürpriz bir şekilde piyasaya sürülen bu ücretsiz dlc 2022
yılının en iyi oyunlarından olan god of war ragnarok için bir roguelike modu olarak
duyuruldu. Fakat bundan çok daha fazlası. Hem orijinal god of war üçlemesine
bolca gönderme bulunan aşırı kaliteli ara sahneleri ile ragnaroktaki kratos un
hikayesini harika şekilde sonlandırması hem asıl oyunda bulunmayan harika boss
savaşları hem de çok eğlenceli oyun döngüsü ile 2022 yılında god of war
ragnarok a doyamayanlar için mükemmel bir DLC olmuş valhalla. Bir god of war
ragnarok sahibiyseniz kesinlikle denemelisiniz. Hem ücretsiz hem çok eğlenceli!
SONIC FRONTIERS FINAL HORIZON:
İşte benim için yılın DLC’si. Aslında bu sene Sonic
frontiers için 3 farklı dlc çıktı ve hepsi birbirinden güzel yenilikler
getirmiş olsa da asıl bomba 3. Dlc olan final horizon ile atıldı. Çünkü benim
için harika bir oyun olan frontiers ın berbat sonunu toparlayarak oyunun en
büyük kusurunu kapattı. Ve zaten bayıldığım bir oyunu benim için daha da üst
seviyeye çıkardı. Peki bu dlc ler frontiers a neler ekliyor. Öncelikle ilk 2
dlc de kısaca bahsedeyim ve asıl bomba olana geçeyim. İlk 2 dlc oyuna challangelar,
müzikler ve en önemlisi ikonik spindash özelliğini ekliyor. Spindash
dışındakiler genel olarak oyunda daha fazla zaman geçirmek isteyenler için bahaneler
ekliyor ki benim için gayet mutluluk vericiydi. Spindash a gelmek gerekirse o
gerçekten harika olmuş. Klasik Sonic oyunlarındaki fizik bazlı spindash
özellliği gibi yapmışlar ve boosttan çok farklı kullanımı var. Oyuna cidden çok
farklı oynanış mantığı getirmiş, resmen bayıldım. 3.güncelleme olan final
horizon a gelirsek final horizon güncellemesi ile oyuna 3 farklı yeni karakter,
yepyeni bir açık dünya haritası ve bolca yeni cyberspace bölümü ekleniyor.
Bunun yanı sıra yeni boss savaşları, aşırı zorlayıcı yeni challangelar
ekleniyor ve zaten dolu dolu olan bir oyun içerikle dolup taşıyor. Öncelikle
yeni karakterlere değinecek olursam amy, knuckles ve tails’ın 2006 yapımı Sonic
The Hedgehog’dan beri oynanabilir olduğu ilk 3d Sonic oyunu bu. Yani tam tamına
17 senedir oynanabilir olmayan karakterleri en geniş hareket kapasitesine sahip
Sonic oyununa getirmişler ve her birinin oynanışı harika olmuş. İlk başta Sonic
den sonra alışması zor gelebiliyor fakat her birinin farklı yetenek ağacından özelliklerini
açtıkça aşırı keyifli oynanışa sahip oluyorlar. Bunun dışında yeni ada bu 4
oynanabilir karakter göz önünde bulunarak tasarlanmış ve her bir karakterin
ayrı challangeları mevcut. Her karakter ile bol bol keyif alabiliyorsunuz. Yeni
gelen cyberspace bölümleri genel olarak fizik tabanlı, zorlayıcı ve çok
eğlenceliler. Biraz daha oyunun mekaniklerinin sınırlarını zorlamak için
tasarlanmış diyebiliriz. Ve son olarak serideki en kötü son boss savaşından
serideki en epik son boss savaşına geçiş de bu dlc de mevcut. Spoiler vermek
istemem ama kesinlikle izlemesi çok keyifli bir savaş. (Boss mekanikleri biraz
kütük o yüzden oynaması izlemesi kadar keyifli diyemem). Fakat harika bir final
sizi bekliyor. Bir dlc için biraz fazla konuştum ama final horizon dlc si benim
için gerçekten yılın oyunu kalitesinde bir dlc idi. Bu kadar dolu dolu ve
yıllardır Sonic hayranı olan birisini tatmin edebilecek bir dlc yi ücretsiz olarak
yayınlamak gerçekten takdiri hak ediyor. Sonic Team’i frontiers ve dlc’leri ile
yaptığı harika işlerden dolayı kutluyorum ve devamını görmek için
sabırsızlanıyorum!
3- LEGEND OF ZELDA TEARS OF THE KINGDOM:
Tears of the kingdom için 2017 yılında breath of the wild
ile hayatımıza giren zelda açık dünya formülünün nihai hali diyebilirim. İlk
oyunda ne yapılmışsa bu oyunda her şey 2 belki 3 katına çıkarılmış. İlk oyunda
gezilecek alan sayısı sadece yeryüzünden ibaretken bu oyunda hem gözkyüzü hem
de yeraltı eklenmiş oyuna. Peki içerisi ne kadar dolu diye soracak olursanız
bayaaa dolu diyebilirim. Yapılacak tonla içerik ve özellikle bolca bulmaca var.
Ve bunlar öyle diğer oyunlarda görebileceğiniz tarzda bulmacalar değil. Çünkü
bu oyunda hiçbir oyunda olmayan yeni özelliklerimiz var. En önemlisi Ultrahand
ile başlarsak etrafınızdaki tüm nesnelerle etkileşime geçip onları tutup
kaldırabiliyorsunuz. Ama daha da önemlisi etrafınızdaki istediğiniz nesneleri
birbirine yapıştırabiliyorsunuz. Bu da bulmacaların çözüm yöntemini neredeyse
sonsuza çıkarıyor. Tabi özellik yetmez oyun tasarımı buna ne kadar elverişli
diye soracak olursanız cevap aslında Nintendo ve zelda kelimeleri ile kapakta
yazıyor ama ben yine de söyleyeyim. Mükemmel şekilde uyumlu! Nintendo yine
harika oyun tasarımını sonuna kadar derin mekaniklerle konuşturmuş ve oynaması
süper eğlenceli bulmaca havuzuna bizi koymuş. Size gerekli malzemeler veriliyor
ve bu bulmacayı bir şekilde çöz işte deniyor. Ve yaptığınız her yöntem o kadar
size özgü ki sanki oyun oynamıyorsunuz da bir mühendislik problemi çözüyor gibi
hissediyorsunuz. Resmen bayıldım. Diğer özellikler bu kadar devrimsel olmasa da
oyunun özellikle savaş gibi diğer kısımlarını 2-3 çıta yukarı taşımak için
harika olmuş. Örneğin artık elimizdeki her kılıcı, kalkanı, oku da başka eşyalarla
birleştirebiliyor ve bunlarla ilginç kombinasyonlar gerçekleştirebiliyoruz.
Gerçekten savaşlara olan bakış açınızı aşırı genişleten bir eklenti. Bunun dışında
hem gezmek hem de savaşmak için ilginç şekilde kullanabileceğiniz zamanı geri
alma mekaniği var, üstünüzde kapalı bir zemin olması durumunda onun içinden
geçmenizi sağlayan mekanik var. Yani var da var. Oyun tam bir oyun havuzu gibi
içerisinde istediğiniz her şeyi gerçekleştirebileceğiniz oyunlar oyunu resmen.
Tam anlamıyla mühendislik harikası. Hatta bir okulda bir profesör mühendislik
eğitimi verirken bu oyundan yararlanıyormuş, daha ne olsun! Ve bu oyunu akıcı
şekilde switch de çalıştırabilmek gerçekten müthiş! Kesinlikle herkesin en az
bir kez denemesi gereken bir Nintendo şaheseri daha!
2- SPIDER-MAN 2:
Yılın büyük Playstation oyunu Spider-Man 2. Spider man 2
listede de gözüktüğü üzere benim bu sene en beğendiğim oyun olmasa da benim
kesinlikle en çok beklediğim oyundu. İlk oyunu aşırı beğenerek oynamıştım ve benim
için oyunlardaki en zirve hikâye ve hikaye anlatımlarında ilk 5’e girecek kadar
etkileyiciyd. Aynı zamanda simbiyot spider-man hikayesi benim spider man evreninde
en sevdiğim hikayelerden birisi ve simbiyot spider man i güçlerinin tadına
vararak kullanabileceğimiz bir oyun olması benim için çok heyecan vericiydi. Sonra
oyun çıktı ve oyundan ne beklediysem tam olarak onu aldım. Aynı bu listedeki
çoğu devam oyunu gibi ilk spiderman oyunun üzerine çok daha derinleşmiş
mekanikler, çok daha büyük harita ve çok daha görkemli bir hikâye ile karşımıza
çıktı spider man 2. Ben de oyunu %100 yapana kadar ve platin kupamı alana kadar
bayılarak oynadım. Fakat her şeye rağmen minik bir eksiklik hissetmedim desem
yalan olur. Oyun her anlamda ilk oyundan çok daha iyi olsa da hem ilk olmasındaki
büyüsünden dolayı hem de ilk oyunun hikayesinin benim için daha vurucu olmasından
dolayı minik bir eksiklik hissettim. Ama her şeye rağmen ikinci oyun kesinlikle
ilk oyundan çok daha iyi ve Playstation 5 sahiplerinin oynamasını şiddetle
tavsiye ediyorum!
1- SUPER MARIO WONDER :
İşte benim için yılın oyunu ve aynı zamanda yılın en büyük
sürprizi Super Mario Wonder. Bu oyunun bu kadar iyi olmasını ve bu oyunda bu
kadar eğlenmeyi gerçekten hiç beklemiyordum ama gerçekten Nintendo büyüsünü bu
sene ikinci kez yaşatan oyun oldu wonder. Öncelikle benim için 2013’den beri
tahtında sapa sağlam duran oynadığım en iyi 2d platformer olan rayman legends ı
tahtından etmeyi başaran oyun oldu. Yıllar sonra ilk kez bir 2d platformer da
rayman legends’ı ilk oynadığımda aldığım tadı alabildim. Aynı o oyunda olduğu
gibi wonder da her dakika mekanikler değişiyor oyun her an kendini yeniliyor yaratıcı
bölüm tasarımları ile hiç durmadan oyuncuya farklı şeyler sunarak tempoyu
harika şekilde koruyor. Bunun üstüne bölüme girmeden önce seçebileceğimiz badgeler
ile oyuna tonla yeni mekanik eklenmiş. Raymandeki gibi süzülme hareketinden, spidermanimsi
kanca hareketine daha hızlı yüzmeyi sağlayandan, dash hareketine liste epey
geniş ve her biri birbirinden eğlenceli. Bölüme girmeden önce bölüme en uygun
olanını seçmede yardımcı olunması da aşırı hoş olmuş. Böylece her özelliği
denemiş de oluyoruz. 2D platformer türü benim için 3D platformerdan sonra en
sevdiğim oyun türü ve şu anda benim için mario wonder bu türdeki en iyi oyun.
Kesinlikle harika, dolu dolu, asla sıkmayan ve çok akıcı bu oyunu 7’den 70’e
herkes keyifle oynayabilir diye düşünüyorum. Bir switch sahibi iseniz kesinlikle
kütüphanenizde bulunması gereken oyunlardan birisi!
Wonder ile 2023’ün de sonuna gelmiş olduk. İrili ufaklı
bolca oyun oynadığım bu senede bu sene çıkmış oyunları tamamen kişisel bir
perspektiften değerlendirmeye çalıştım. Umarım hoşunuza gitmiştir. Sırada bu
sene oynadığım 2023 de çıkmamış oyunlar var fakat o da başka bir videonun
konusu olsun! Görüşmek üzere!
Yorumlar
Yorum Gönder