2021 YILINDA OYNADIĞIM EN İYİ 10 OYUN (İLK 7 AY)
Herkese merhabalar,
Umarım güzel bir yaz tatili geçiriyorsunuzdur ve her şey yolundadır. Olabildiğince keyif yapabildiğiniz, tatil döneminin tadını çıkarabildiğiniz ve bol bol oyun oynayabildiğiniz bir dönem oluyordur umarım, sayın oyun severler. Bu yazım diğer yazılarıma göre biraz daha farklı olacak. Başlıktan da anlayabileceğiniz üzere diğer yazılar gibi tek bir oyunu "detaylı" bir şekilde incelemek yerine bu sene oynadığım ve en çok beğendiğim 10 oyunu (Ve onur ödülü almış olanları) burada daha kısa ve daha kişisel bir biçimde konuşacağım. Bu sayede benim için daha özel olan oyunları görmüş olacağız. (hem de benim için daha kısa yazmak daha kolay olacak :D) Temmuz ayını sonlandırırken yaklaşık 30 tane oyun bitirmişim bu sene. Her biti benim zaten sevdiğim oyunlar olsa da tabii ki bazılarının yeri bende daha ayrı oldu. Tabi bazı oyunları da yeni bitirdiğimden fikirlerim daha sıcak olduğu için yerleri sene sonuna kadar değişebilir. Biz yine de 10 numaradan başlayalım...
10. Ratchet and Clank (2016)
Aynı isimli PS2 oyunun Reboot'u olarak karşımıza çıkan Ratchet and Clank benim bu sene en çok keyif aldığım platform oyunlarından birisi oldu. En çok sevdiğim tür olan 3D platformer türünü en zirvelere taşıyarak yıllar önce öldüğünü zannettiğimiz bu türün içinde bulunduğumuz jenerasyona bile harika bir şekilde uyarlanabileceğini gösteren en iyi oyunlardan birisi kesinlikle.
Oyunun iyi olacağını biliyordum da bu kadar eğleneceğimi hiç tahmin etmemiştim gerçekten. Hatta oyunu bitirdikten sonra tüm seriyi oynamayı bile düşündüm. Maalesef tüm seriyi oynatacak tek konsol olan PS3 e sahip olmadığımdan şu anda PSP de bulunan halkalarını yollarda olduğum zamanlar ara ara oynuyorum. Hazır yeni oyunda gelmişken PS4 veya PS5'i olanların kesinlikle kaçırmaması gereken her yaştan kişinin eğlenerek oynayabileceği harika bir oyun. (Geçtiğimiz aylarda bedava da verilmişti hatta !)
9. Shadow of the Collosus (PS4)
Shadow of the Collosus yine aslında PS2 oyunu olan bir oyun. Fakat bu seferki sürüm Ratchet and Clank gibi bir Reboot değil asıl oyunun birebir remake'i. Yani oyundaki grafikler dışında herhangi bir şey değiştirilmemiş ve çok da iyi yapılmış. Oyun tam anlamıyla bir başyapıt.
Shadow of the Colossus günümüz oyunlarının monotonluğundan çıkarak çok farklı bir şey deniyor ve bu denediği şeyin hakkını sonuna kadar veriyor. Oyunda 16 dev var ve tek amacınız bu devleri sırasıyla indirmek. Böyle söyleyince kulağa çok garip geldiğinin farkındayım. Oyun sadece boss savaşlarından mı oluşuyor diyebilirsiniz ve evet oyun sadece boss savaşlarından oluşuyor. Ee o zaman bölüm dizaynı nerde diyecek olursanız o bosslar birer bölüm gibi derim. Her biri o kadar güzel bir şekilde planlanmış bulmacalardan oluşuyor ki her bir boss ayrı bir oyun deneyimi yaşatmayı başarıyor. Aynı zamanda madem oyunun PS4 versiyonundan bahsediyor göz alıcı grafikleri de unutmamak lazım o zaman. Oyunu oynarken gerçekliğine inanamayacağınız türden güzellikte grafiklerle karşı karşıya kalacağınızın garantisini verebilirim sizlere. Eğer oynatacak herhangi bir cihazınız var ise (PS2-3-4 hatta emulatör ile PC) kesinlikle bu oyuna bir şans verin. Oyunun başları sizi korkutabilir ama oynadıktan sonra çok harika bir 5-6 saat deneyimlemiş olacaksınız !
8. Titanfall 2
Titanfall 2 benim Apex Legends'ın çıkmasının ardından acaba bu oyunun evreninde başka neler varmış diye sadece bakındığım bir oyundu. Açıkcası ilk oynadığımda benim için çok fazla bir etki yaratmamıştı. İlk bölümlerini oynamıştım ve yani mekanikler güzeldi. Mech kullanmak da iyiydi ama o kadardı işte. Sonrasında yıllar boyunca bu oyunun gelmiş geçmiş en iyi hikayeli FPS olduğunu çoğu forumda, blogda ve videoda görmeye başladım. Üstüne bir de oyun Xbox Game Pass'e de gelince bir şans daha vermem artık kaçınılmaz olmuştu. Ve iyi ki de vermişim bu şansı. Oyun gerçekten harika ötesi. Gerçekten de insanların gelmiş geçmiş en iyi hikayeli FPS deme sebeplerini çok rahat bir şekilde anlayabildim oyunu oynarken ve tek kelimeyle bayıldım. Yine Shadow of the Collosus gibi nispeten kısa bir oyun olan Titanfall 2 kesinlikle her FPS sevenin denemesi gereken bir oyun. Kısa oyun süresi boyunca sürekli farklı şeyler yaparak oyun hiç sıkmadan tek oturuşta bitirebileceğiniz harika bir macera sunuyor. Kaldırabilecek PC veya herhangi bir konsolunuz varsa kesinlikle şiddetle öneriyorum...
7. Danganronpa 2-Goodbye Despair
Danganronpa maalesef benim çok geç başlayabildiğim bir seri. Aslında oyuna geç başlamam için neredeyse hiçbir sebep yoktu çünkü oyun sevdiğim birkaç oyunun karışımı gibi. Persona'da bulunan arkadaşlık sistemi ile Ace attorney serisindeki mahkeme ve araştırma kısımlarını birleştirin. İşte size Danganronpa !
Açık konuşmak gerekirse danganronpa 2'ye başlarken pek heyecanlı değildim. Hemen kısaca bunun sebeplerini açıklayayım. Ben Danganronpa 1'i oyun olarak değil de anime olarak bitirdim. Aslında oyunu çok merak ettiğimden ilk oyunu Steam yaz indirimlerinde satın almıştım. Fakat oyuna başlayınca hikayesi çok ilgi çekici gelse de ben bu tarz visual novel ağırlıklı oyunları el konsollarında özellikle de 3DS ve PSP'de oynamayı sevdiğimden farklı bir yöntem aradım. Sonrasında animesi olduğunu görünce sadece ilk bölüme bakayım oyunla ne kadar benzermiş diye izledim. Ve aşırı sürükleyici ve oyunla neredeyse diyaloglara kadar aynı olduğundan dolayı 2 günde tüm seriyi bitirdim. Ve harikaydı. Hemen Danganronpa 2'nin animesine başlamaya karar verdim fakat hikayedeki 2.kısım yalnızca oyun olarak varmış. O yüzden mecbur oynamak zorunda kaldım. Ve en azından el konsolumsu bir yerde (Telefonumda) oynayabildiğim için mutluyum.
Oyundaki anılarımı bırakıp oyuna gelirsek, oyun daha önce de bahsettiğim gibi çoğunlukla yazı odaklı bir visual novel. Çok fazla spoiler vermeden özetlemek gerekirse bir olaydan dolayı tanımadığınız 15 kişi ile bir adada yalnız kalıyorsunuz ve adadan kaçmanın tek yolu adadaki başka birini kimseye fark ettirmeden öldürmek. Adada birisi öldükten sonra cinayet mahalini araştırıyorsunuz ve okul mahkemesi toplanıyor. Burada tartışarak katili bulmaya çalışıyorsunuz. Yanlış kişiyi katil olarak bulursanız katil adadan kaçıyor geri kalan herkes ölüyor. Eğer katili tespit ederseniz katil de ölüyor. Gibi kurallara sahip harika eğlenceli ve çok dolanbaçlı senaryolu bir yapım. Eğer yeni ve farklı senaryolar deneyim etmek istiyorsanız kesinlikle Danganronpa serisine bir göz atın. Pişman olmayacağınıza emin olabilirsiniz !
6. Nier Automata
Yine benim çok geç oynadığım bir oyun daha. Nier Automata özünde bir aksiyon RPG oyunu. Kendini en çok farklı kılan yanı ise hikayesi ve hikaye anlatım tekniği. Oynanış mekanikleri olarak Metal Gear Rising oyununa çok büyük oranda benzese de (ki ikisini de yapan kişiler aynı) Nier'in kendine has kısımları de mevcut tabi. Özellikle RPG bakımından çok değişik şeyler yapabilmeniz mümkün karakterle. Ama benim asıl değinmek istediğim kısım hikayesi ve anlatım tekniği. Nier hikayesini anlatırken sanki tek bir oyunu değil de birden fazla oyunu anlatmaya çalışıyormuş gibi hikayesini anlatıyor. Bazıları için bu durum "gereksiz" gelebilir ama açıkcası benim hoşuma gitti. Peki bu ne demek.
Nier'i ilk kez bitirdiğinizde oyun bitmiyor ve tekrardan farklı bir karakter ile aynı kısımları baştan sona oynamanız gerekiyor. Bu kısımlar tamamen boşa geçen zaman değil tabii ki aynı zamanda bu sırada farklı sahneler de görüp yeni şeyler de öğreniyoruz. Bildiklerimizin üstünden tekrardan farklı açıdan geçildiği için de oyun daha da akılda kalıcı bir hal alıyor. Bu hikaye anlatımı sayesinde oyunda yaşanan olaylar baya yoğun bir şekilde kafamda yer etti açıkcası ve bu teknik benim çokca hoşuma gitti. Sanki bir oyun alıp birden fazla oyun oynamak gibi hatta. O yüzden oyunlarda alışık olmadığınız bir hikaye anlatımı ve değişik bir hikaye görmek istiyorsanız Nier Automata' ya bir şans vermenizi öneririm ! (Game Pass'de de var bu arada !)
5. Persona 5 Strikers
En sevdiğim oyunlardan biri olan Persona 5'in devamı tabii ki bu listede bir yerlerde olacaktı. Ama neden burada hadi ondan bahsedelim. Öncelikle direkt oynanıştan dalmak istiyorum çünkü bir önceki oyun olan Nier ile de bağlantılı. Ben bu oyuna ve Nier'e çok yakın zamanlarda başladım. Ve iki oyunun oynanışı bana aşırı benzer geldi. Tabii ki iki oyun arasında 4 sene olmasından kaynaklı olarak Persona çok daha hızlı ve rafineydi. Öncelikle Persona'nın daha üst sırada olmasının sebebi bu. Tabii aynı zamanda bu bir Persona oyunu bendeki yeri daha ayrı hayliyle.
Oynanış olarak Persona 5 Strikers bir ara oyun olmasının özgürlüğü ile diğer Persona oyunları gibi JRPG değil de bir aksiyon RPG oyunu. Aslında oyunumuz bir musou oyunu. Nedir musou diye soracak olursanız 1856165 tane düşmanı aynı anda kestiğiniz bir oyun stili. (Çoğu anime oyunu bu stildedir.) Ama Persona 5 Strikers bir musou oyunun nasıl farklı yapılacağını göstermiş ve baya iyi bir iş çıkarmış. Normalde musou oyunlarında bir harita içerisine bırakılır ve bolca düşman keserken aynı anda oyunun verdiği görevleri yapmaya çalışırız. Fakat Persona 5 Strikers'da haritalar sadece canavar kaynayan mekanlardan ibaret değil. Bir aksiyon RPG gibi özenle dizayn edilmiş haritalara sahip bu oyun. Ve ben buna bayıldım. Her harita birbirinden daha heyacanlıydı. Aynı zamanda oynanış bakımından da Final Fantasy 7 Remake'de olduğu gibi özel güçlerimizi kullanırken (Bu oyunda Personalar tabii) oyunun yavaşlaması ve JRPG stilinde daha taktiksel bir hale bürünmesi aşırı hoşuma gitti. Aksiyon, taktiksellik ve hızın harika bir uyumunu kurmuş Strikers. Aynı zamanda oyundaki tüm Phantom Thief üyelerinin kontrol edilebiliyor olması ve her birinin birbirinden farklı hareket şemalarına sahip olması da gerçekten mükemmel olmuş ! Kesinlikle oynanış anlamında bu sene çıkan en iyi Aksiyon RPG oyunu (Her ne kadar musou olsa da) bence Persona 5 Strikers !
Hikaye bakımından Persona 5'den tanıdığımız eski dostlarımızı görmenin verdiği mutluluk zaten yeterli oluyor fakat bu bir Persona oyunu o yüzden hikaye iyi olmalı değil mi? Yani evet hikaye güzel çoğu detay gayet güzel bir şekilde ana oyuna bağlanmış fakat hem asıl Persona 5'e çok benzemesi hem de asıl Persona 5'in 100 küsür saat olmasına rağmen bu oyunun 40-50 saat olmasından ötürü tabii ki hikaye Persona 5'e göre zayıf gibi kalıyor. Ama genel oyun standartlarında harika bir hikayesi var onu söyleyebilirim.
AÇIKLAMA: 4.oyuna geçmeden önce bir açıklama yapmak istiyorum. Benim için bundan sonra 4-3-2 ve 1. sıradaki tüm oyunlar neredeyse 1. sırada olacak kadar iyi oyunlar. Hepsi zaten çıktığı seneler ya yılın oyunu ödülü aldı ya da başyapıt olarak gösterildi ve ben de her birine bayıldım. O yüzden sadece sıralama yapmam gerektiğinden sıralama yapmak durumunda kaldım maalesef. Açıklamamızı da yaptığıma göre 4. oyuna geçebiliriz.
4. Half-Life 2 (Episode 1-2 dahil)
Yani Half-Life 2'yi herhalde kimseye anlatmama gerek yoktur diye düşünüyorum. Gelmiş geçmiş en iyi oyunlardan birisi olarak gösterilen, 2004'de çıkmış olmasına rağmen hala taş gibi grafiklere ve oynanışa sahip olan bölüm tasarımı ve temel mekanikler konusunda ders diye okutulabilecek, oyunları seven veya oyun yapmayı düşünen herkesin kesinlikle oynaması gereken bir başyapıt.
3. Bloodborne
Bloodborne pek eşi benzeri olmayan bir oyun. Bunu söylerken oynanış olarak söylemiyorum. Oynanış olarak tabii ki bir FromSoftware oyunu olduğu için Dark Souls serisine oldukça benziyor. (Farkları olsa da) Benim bahsettiğim kısım atmosfer ve tasarımı. Bu victorian döneminde geçip Lovevraft mitosundan esinlenen bu tarz bir oyun gördüğümü hiç hatırlamıyorum. Ve ben Bloodborne'un sanat tasarımına bayılıyorum. Oyunun görünüşü, karakterlerin tasarımı, çevre detayları o kadar harika ki iyi ki bu tasarımları oyun olarak deneyim edebiliyorum diyebiliyorum. Bloodborne resmen oyun olmak için yaratılmış ve harika bir oyun olarak karşımıza çıkmış.
Genel olarak sanat tasarımı ve atmosferinden bahsettiğimi biliyorum ama oynanış bakımından da her ne kadar bir "Souls-Like" olsa da ciddi farklılıkları var. Oyunun o tok oynanışı, ne çok yavaş ne de çok hızlı olan savaş mekanikleri, tam yerinde olan zorluğu ile Bloodborne resmen harika bir oyun. PS4'e sahip olan herkesin en azından bir kez denemesi gereken nadir oyunlardan biri. Ve umarım ilerde PC'ye de gelir de herkes bu şaheseri deneyim etme şansı bulur !
2. Persona 4 Golden
Bu blog üzerinden daha önce hiç Persona oyunu anlatmadığım için sanırım burada birazcık da anlatsam iyi olur. Persona serisinde (Özellikle 3-4-5) ismini kendimiz verdiğimiz lise çağındaki bir ana karakteri kontrol ediyoruz. Oyunların her biri kendi arasında çok minik bağlantılar içerse de genelde birbirinde bağımsız ve her biri farklı temalarda olurlar. Oyunda hem lise öğrencisi olarak günlük okula gitmeli, derslerimize çalışmalı, arkadaşlarımızla takılmalı ve ev işlerine yardım etmeliyiz aynı zamanda farklı bir dünyaya giderek oradaki tehditlere engel olmalıyız. Persona serisindeki farklı dünya konsepti ise her oyundan her oyuna farklılık gösteriyor.
Spoiler vermeden anlatmak gerekirse bu oyundaki farklı dünya karakterlerimizin bir televizyon içerisine girmesi ile gidilen bir yer. Ve karakterlerimiz yaşadıkları yerdeki bir seri katilin diğer dünyayı kullanarak cinayetler işlediğini tespit ediyor. Bu cinayetlere engel olmak için de kendileri de o dünyayı sık sık ziyaret ediyorlar. Bu dünyada kullandıkları en büyük silah da Persona'lar. Personalar karakterlerimizin bilinçaltlarının fiziksel yansıması olarak görülebilir. Her bir ekip üyesinin Persona'sına uyanmadan önce kendi içindeki karanlık ile yüzleşmeli ve kendini kabullenmeyi öğrenmesi gerekiyor. Böylece bu televizyon dünyasında savunmasız kalmıyorlar.
Persona JRPG ile visual novel türünün mükemmel karışımı olarak görülebilir. Ve 4. oyunda bunu en iyi yapan oyunlardan birisi kesinlikle. Bu tam bir inceleme olmadığı için oyunu anlatmaktansa biraz daha görüşlerim üzerinden gitmeye çalışacağım. Özellikle bu oyunda serinin diğer oyunlarına göre karakterler oldukça başarılı. Serinin her oyununda karakterler oyun piyasasına oranla aşırı başarılı olmasına rağmen benim için serinin en iyisi karakter bakımından kesinlikle bu. Hikayeye gelecek olursa spoiler vermek istemediğim için çok fazla detaya girmedim fakat diğer Persona hikayelerine göre daha minimal bir hikaye bizlerle olduğu için ben açıkçası mutluyum.
Oyunu çok fazla anlatmadığımın farkındayım ama Persona 4 Golden kesinlikle benim bu sene oynadığım en iyi oyunlardan biri ve hatta hayatımda oynadığım en iyi oyunlardan biri. Kendisi ile Persona 5 i kıyaslayınca Persona 5 tabii ki sene farkından dolayı daha iyi bir oyun ama Persona 4'ü hikaye ve karakterler açısından bir tık daha fazla beğendiğimi söyleyebilirim.
Persona 4 Golden'ı tavsiye ederken diğer oyunlarda olduğu gibi şu şu türü seviyorsanız kaçırmayın gibi bir ibare yapmayacağım. Direkt kesinlikle oynayın ! Hazır Steam'e de gelmişken ve tost makinesinde bile çalışacak durumda iken bulabildiğiniz ilk PC'ye kurun ve 70-80 saatinizi verin, pişman olmayacaksınız !
Onur konukları:
1. sıradaki oyuna gelmeden önce bu listeyi girmeyi hak eden fakat belirteceğim sebeplerden dolayı listede olmayan oyunları da minik bir şekilde anmak istiyorum.
Dark Souls 3
Dark souls 3 kesinlikle aşırı iyi bir oyun ve oynarken aşırı keyif aldım. Fakat Bloodborne için söylediğim herşey bu oyun için de aynen geçerli ve çok benzeyen iki oyunu listeye koymak istemedim. Bloodborne'un listede olmasının sebebi ise bahsettiğim gibi beni kendine daha çok çeken sanat tasarımı.
Super Mario 3D World + Bowser's Fury
Bu sene çıkan en iyi oyunlardan birisi. Özellikle Bowser's fury eklentisi ile benim en sevdiğim tür olan 3D platformerlar için çıtayı tekrardan çizmiş bir oyun. Ama neden bu listede değil ? Çünkü ben bu oyunu (3D World kısmını) 2019 senesinde oynamıştım. Bowser's Fury eklentisini bu sene eklendiğinde oynama fırsatı edindim fakat o da tam bir oyun olmadığından yalnızca 3-4 saatte biten bir eklenti olduğundan listeye ekleyemedim maalesef...
Crash Bandicoot 4-Its About Time
Yine oynarken çok eğlendiğim bir oyun daha. Harika bölüm tasarımı, harika görsellik, yaklaşık 20 senedir beklenen devam oyunu ve kaliteli animasyonları ile gerçekten Crash 4 olmuş. Yani tam olmuş (Darısı Sonic'in başına). Peki neden listeye alamadım? Aslında alınmaya en yakın olan oyunlardan birisi idi. Ratchet and Clank ile baya kapıştılar fakat Ratchet and Clank daha eski bir oyun olmasına rağmen minik bir tık üstün geldi Crash'den. Eğer bu liste 11 oyundan oluşuyor olsaydı Crash 4, 11. oyun olacaktı...
Halo Reach
Halo benim en sevdiğim oyun serilerinden birisi ve Reach'de harika bölüm tasarımı, süper müzikleri ve olması gerektiği gibi güzel oyun mekanikleriyle tam bir Halo oyunu olmuş. Anlattığı hikaye bakımından da özel bir konumda bulunan Reach sonuyla da baya hüzünlü bir şekilde kapanmış oldu. Ama neden listede yok? Aslında yine olabilecek bir oyundu fakat listede iki tane FPS oyunu olduğundan dolayı daha fazlasını koymak istemedim. Listede diğer isimlerle kapışınca da (Half-Life 2 ile kapışamaz zaten de) Titanfall 2 yılların verdiği gelişim ile maalesef Halo Reach'i tahtından etmeyi başardı. (Sene sonunda umarım yüksek sıralarda Halo Infinite'i görürüz !)
Veeee 1 numara geliyor...
1. RED DEAD REDEMPTION 2
Blog üzerinden bitirdiğim oyunlar sekmesine göz atanların tahmin edebileceği gibi bu sene oynadığım en iyi oyun Red Dead Redemption 2. Ve yani bunu anlatmak çok zor çünkü hem o kadar çok sebebi var hem de çok sebebi olmasına rağmen unutacağım çok fazla şey olacak muhtemelen. Ama yine de elimden geleni yapayım.
Red Dead Redemption 2'de benim için en etkileyici yön hikayesi oldu. Gerçekten o kadar ağır ağır sakin sakin anlatılan ama o kadar da derin bir hikaye var ki deneyim ettiğim en güzel hikayelerden birisi olabilir kesinlikle. Özellikle benim için yine özel bir oyun olan 1. oyundan sonra bu hikayeyi deneyim edebilmek çok güzel bir fırsat gerçekten. Buradan şu parantezi de geçeyim eğer bu oyunu oynamadan önce ilkini oynama şansınız varsa kesinlikle oynayın. İlkinin de harika bir oyun olmasının yanı sıra bazı boşluklar çok güzel bir şekilde tamamlanıyor.
Spoiler vermemek adına hikaye adına hiçbir şey söylemek istemiyorum ama Arthur Morgan hakkında bir şeyler söyleyebilirim sanırım. Benim için bir John Marston (RDR1'deki ana karakter) olmadı maalesef ama kendisi gerçekten oyun dünyasının yazılmış en iyi karakterlerinden birisi. Yaptığı her davranış söylediği her cümle o kadar gerçekçi ki hiçbir noktada "yok artık" demiyorsunuz. Her şey olması gerektiği gibi ağır ağır gerçekleşiyor ve mükemmel şekilde hazırlanmış. Kesinlikle bu hikayeyi deneyim edin !
Oynanış konusuna gelecek olursa animasyonlardan, vuruş hissiyatına, silah kullanımından, at kullanımına kadar her şey resmen kusursuz olmuş. Oyunu bitirdikten sonra evde yürürken bile kendim oyundaki karakterler gibi yürüdüğümü fark ettim o derece. Oyun o kadar gerçek hissettiriyor ki ben sanki dijitalmişim gibi hissetmeye başladım bir andan sonra. Yine söyleyeyim hikayesi için olmasa bile oynanışı için bile kesinlikle oynayın !
Ben oyunu PS4'de oynama fırsatı buldum ve kaç senelik bir konsol olmasına rağmen o kadar güzel bir şekilde optimize edilmiş ki oyun, bu harika grafiklerde bile neredeyse her yerde sabit 30 FPS vermeyi başarıyor. Oyunun resmen her bir noktasından kalite akıyor. Kesinlikle oynayın oynatın yani !
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Evet böylece 2021 yılının yarısını tamamlamış ve benim en çok beğendiğim 10 oyuna hızlıca göz atmış olduk. Bakalım sene sonuna kadar liste ne hale gelecek neler çıkacak ve neler eklenecek. Şu anlık bunlar benim için büyük bir merak konusu. Özellikle God of War ve Horizon'ın ertelenmesinin ardından 2021 yılında Halo dışında büyük bir oyun kalmadı neredeyse. Ama olsun her zaman olduğu gibi eski oyunları da oynamaya devam ettiğimden listem değişecektir diye tahmin ediyorum. 2021 oyunlarının fazla olması durumunda sene sonunda hem bu sene oynayıp beğendiğim oyunları hem de direkt sadece 2021 yılında çıkmış oyunları inceleyebiliriz. O zamana kadar oynadığım ve birkaç cümle söylemek istediğim oyunları incelemeye devam edeceğim. O yüzden takipte kalın !
Yorumlar
Yorum Gönder